Türkiye'deki üniversiteli sayısı dudak uçuklattı

Türkiye'deki üniversiteli sayısı dudak uçuklattı



YÖK Başkanı Çetinsaya, şu anda tamamen anlık ve güncel verilerden oluşturulmuş istatistik sistemi sayesinde öğrenci sayılarının Mart 2014 itibariyle 5,5 milyona ulaştığını söyledi.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi'ni oluşturmadan önce çok farklı sayıların söz konusu olduğunu, şu anda tamamen anlık ve güncel verilerden oluşturulmuş istatistik sistemi sayesinde öğrenci sayılarının Mart 2014 itibariyle 5,5 milyona ulaştığını bildirerek, "2014 yılı itibariyle Türkiye'de, yükseköğretim okullaşma oranları yüzde 40-45 aralığına yükseldi. Bürüt okullaşma oranları da yüzde 80-85 aralığına çıktı" dedi.

Çetinsaya, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde Atatürk Kongre Merkezi'nde düzenlenen "221. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bu toplantıya aynı zamanda Yükseköğretim Bilgi Sistemi'yle ilgili ilk defa bir tanıtım toplantısı şeklinde tasarladıklarını ve Tıp Bayramını'da burada kutlamak istediklerini söyledi. Bir yıl önce AKÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye'de Sağlık Eğitimi Çalıştayı'nın bir dönüm noktası oluşturduğunu belirten Çetinsaya, "Bu çalıştayda alınan kararlar hem Sağlık Bakanlığına sunuldu hem daha sonra bizim bütün platformdaki temel politikalarımız haline geldi. Genel kurul kararları haline geldi. Özellikle bütün paydaşların katılımıyla alınan bu kararlardan sonra şimdi daha sağlam bir şekilde tezlerimizi savunabiliyoruz. Aynı zamanda öğrenci kabulü ve eğitimi için gereken asgari ölçütleri de bütün kararlarımızda uygulamaya başladık" diye konuştu. Son dönemde bu yönde bir takım başka değişikliklerin olduğunu ifade eden


Çetinsaya'nın konuşması özetle şöyle:

Bir kere Tıp Sağlık Komisyonu'nu yeniden düzenledik. Ayrı ve bağımsız bir bünye olarak oluşturduk. Aynı şekilde üniversite hastaneleri komisyonu oluşturduk. Yine bütün paydaşların ve bütün temsilcilerin içinde yer aldığı bu komisyonların önemli gündemleri var. Hem tıp sağlık alanının sorunlarıyla ilgili hem de üniversite hastanelerinin sorunlarıyla ilgili önümüzdeki günlerde bunlarla ilgili çalışmaları sizler de duyacaksınız. Ama şu ana kadar 4-5 yıldır yapılamayan çalışmaları bu komisyonlarımız hayata geçirdi. Bu döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek ödemelerle ilgili kararlar verildi. sağlık bakanlığı ve üniversite hastanelerinin birlikte kullanımıyla ilgili kararlar kesinleştirildi ve paydaşlara sunuldu. Tam gün yasası gereği özel hastaneler veya vakıf, Yükseköğretim Kurumları Hastaneleri'nde çalıştırılabilecek öğretim üyelerinin kriterleri belirlendi ve bütün paydaşlara sunuldu. Aynı zamanda uzun zamandır beklenen hemşire dağılımları gerçekleştirildi ama bu komisyonların gündemleri ve çalışmaları devam ediyor. Temel tıp eğitiminin özel bütçeden desteklenmesi 4B'lerin ücretlerinin döner sermaye gelirleri yerine özel bütçeden ödenmesi konusunda çalışmalarımız ilgili kurum ve kuruluşlarla ve bakanlıklarla devam ediyor.


Türkiye'de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsangücü Durum Raporu

Türkiye'de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsangücü Durum Raporu'nun yeniden düzenlendi. Bu raporu görenler, sayfaları karıştıranlar buradan nasıl sonuçlar çıkarabileceğini görebilecekler. Bu raporu görenler gerek Sağlık Bakanlığı ile ilişkilerimizde gerek bizim kararlarımızda dayanabileceğimiz elimizdeki güçlü veri deposunu fark edebileceklerdir ama burada durmayacağız. Bu kitabı bir web sayfasına dönüştüreceğiz. Bütün istatistikleri dijital hale getireceğiz ve sürekli güncelleyerek anlık verileri sizlerle paylaşacağız. Aynı zamanda bu rapordaki her bir tema için bir çalıştay gerçekleştirip bunları eylem planlarına dönüştüreceğiz ve sağlık politikalarımızda bizlere yol gösterecek politika belgesine dönüşecek


Üniversitelerin röntgeni göz önünde olacak

Bütün üniversiteler için bir yaptırım süresi tanımlamıştım. Mutlulukla ifade etmek isterim ki, bütün bu süreçler tamamladı ve bizler bugün Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi'ni sizlerin, tüm Türkiye'nin ve dünyanın kullanımına açıyoruz. Artık bundan sonraki bütün çalışmalarımızda kullanacağımız. Bizim bütün kalite süreçlerinde faydalanacağımız, bütün istatistiklerine sahip bir bilgi yönetim sistemi, herkesin, bütün vatandaşların kullanımına açık olacak. Bu hem büyük bir güç çünkü artık ayağımız daha sağlam yere basacak. Aynı zamanda hepimiz için büyük bir meydan okuma. Çünkü sizlerin, üniversitelerinin, bizlerinde, sistemimizin bütün röntgeni, tomografisi herkesin gözünün önünde olacak. Şeffaf olacak. Dolayısıyla da artık kalite süreçlerinin startı verilebilecek. Biliyorsunuz YÖKSİS adıyla bir sistemimiz vardı. Ama hem bizim kurumumuzun bazı sorunları hem de üniversitelerimizdeki bazı eksiklikler dolayısıyla bir türlü türlü istediğimiz şekilde veri üretemiyorduk. Nitekim bütün sorunları masaya yatırdık. Arkasından 35-40 modülde iyileştirme yaptık ve 1,5 yılı alan bir süreçte bu sistemi tamamen dönüştürerek Yükseköğretim Bilgi Sistemi haline dönüştürdük. Bir kaç ay içerisinde Kıbrıs'taki üniversitelerimiz de dahil olacak. Daha doğrusu ÖSYM kataloğuna giren her üniversite, bu sistemin bir parçası olacak. Bunun ne kadar büyük bir emek olduğunu sizlerde göreceksiniz.

Hem YÖKSİS'den gelen bütün verilerin hem de Kurumsal Değerlendirme Raporları'ndan gelen bütün değerlendirmeler, istatistikler yok.gov.tr adıyla web sayfası aracılığıyla ve Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi üst başlığıyla dünyadaki yüksek öğretim alanında çalışan herkese sunduk. Çok farklı veri setleri sunuyor. Bu veriler büyük ölçüde yüzde 90 anlık verilerdir. Sistemden o andaki verileri çekiyor. Aynı zamanda excel çıktısı alınabiliyor.


Oranlar yükselecek

Birtakım temel istatistiki verileri derledik, çok çarpıcı sonuçlar çıktı. Biz bu sistemi oluşturmadan önce çok farklı sayılar söz konusuydu ama şu anda tamamen anlık ve güncel verilerden oluşturulmuş istatistik sistemi sayesinde öğrenci sayımız Mart 2014 itibariyle 5,5 milyon sayısına ulaştı. Tam olarak söylemek gerekirse 5 milyon 440 bin sayısına ulaştı. Bunun tabi istatistiklerde ne kadar büyük bir değişiklik yaratacağını tahmin edebilirsiniz. Türkiye'nin net yüksek öğretim okullaşma oranı yani 18-22 yaş aralığındaki okullaşma oranı 2003'de yüzde 14 Temmuz 2013'de yüzde 38.5 olduğu tahmin ediliyordu. Aynı şekilde bürüt okullaşma oranı Türkiye'nin 2003 yılında yüzde 27.1'di. 2013 yılında da yüzde 75 olduğu tahmin ediliyordu. Şimdi bu anlık veriyi aldıktan sonra, 2014 yılı itibariyle Türkiye'de, yükseköğretim okullaşma oranları yüzde 40-45 aralığına yükseldi.

Bürüt okullaşma oranları da yüzde 80-85 aralığına yükseldi. Net söyleyemiyorum, bunu nüfus yapısıyla irtibatlandırılıp oranın bizzat TÜİK tarafından söylenmesi gerekiyor. Ama tahminimiz 4 milyon 900 bin öğrencinin olduğu bir tahmin edilen sistemde yüzde 75 ise mutlaka o oran yüzde 80-85 aralığına çıktı. Aynı şekilde net okullaşma da yüzde 40-45 aralığına yükseldi. Bu tabi Türkiye'yi diğer ülkelerle kıyasladığımızda bütün sıralamaların değiştiğini gösteriyor. UNESCO verilerine göre 2011 yılında Türkiye'nin bürüt yüksek öğretim okullaşma oranı yüzde 61 olarak ifade edilmişti. Birleşik Krallık'ta bu oran yüzde 61, Almanya ve Fransa'da ise yüzde 57. 2014 Mart itibariyle bu istatistikleri dünyaya sunduğumuzda Türkiye'nin bürüt okullaşma oranlarının Almanya'yı, Fransa'yı ve İngiltere'yi geçtiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik 12 yıllık zorunlu eğitimle birlikte 2016-2017 yılından itibaren daha çok lise öğrencisi, üniversite talep edeceği için bütün bu oranların çok daha ileri gidebileceğini tahmin edebiliriz.


Aynı şekilde bu yıl ilk defa doluluk oranı aranmasına karar verdik. Türkiye'de devlet üniversitelerinde yüzde 80, vakıf üniversitelerinde de yüzde 60 doluluk oranı olan programların açılmasına izin veriyoruz. Sistemi regüle edebilmek için. Aynı şekilde çalışmalarımızda gördük ki bir çok üniversitenin atama yükseltme kriteri yok. Hızla bu üniversitelerinde atama ve yükseltme kriterleri sistemi geliştirmeleri için onlara yazılar yazıyoruz ve bir kaç aylık süre sonunda bunlara sahip olmak için bir çalışma başlatıyoruz.

Formasyonla ilgili çalışmaların da devam ediyoruz. Mevcut ve mezun öğrencilerin en kısa zamanda formasyon almalarını sağlayacak bir sistemi yürürlüğe koyduk. Şu anda eğitim fakültesi dışındaki fakültelerde okuyan ve Milli Eğitim Bakanlığı'na öğretmen adayı olarak başvurması mümkün bütün öğrenci arkadaşlarımıza da eğitimleri boyunca formasyon almalarını sağlayacak bir sistemin son aşamalarını tamamladıktan sonra bunu paylaşacağız.


Uluslararası öğrenci sayımız arttı

YÖK Başkanı Saraç: Uluslararası öğrenci sayısı 50 bine yaklaştı.YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, “Yükseköğretim kurumlarımızda eğitim gören uluslararası öğrenci sayısı son 3 yılda 2 katından daha fazla arttı, 50 bin sınırına yaklaştı” dedi. Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Düzyol ise, “Türkiye’ye en çok öğrenci gönderen 5 ülke; Türkmenistan, Azerbaycan, İran, Afganistan ve Suriye’dir. Bu ülkelerden gelen öğrenciler, Türkiye’deki toplam uluslararası öğrencilerin yüzde 46’sını oluşturuyor” diye konuştu.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Kalkınma Bakanlığı Araştırma Merkezi’nin, Türkiye’deki yabancı öğrencileri içeren, ‘Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Çerçevesinde Türk Üniversitelerinin Uluslararası Öğrenciler İçin Çekim Merkezi Haline Getirilmesi’ konulu ‘Uluslararası Öğrenci Araştırma Projesi Raporu’ nun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, uluslararasılaşmanın, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükseköğretimin temel bir unsuru haline geldiğini belirtti.

Yükseköğretim alanının 193 üniversite, 6 milyon öğrenci ve 150 bine yakın öğretim elemanı ile her geçen gün daha da büyüdüğüne ve küresel platformda gün geçtikçe daha da rekabetçi hale geldiğine işaret eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yükseköğretim kurumlarımızda eğitim gören uluslararası öğrenci sayısı son 3 yılda 2 katından daha fazla arttı, 50 bin sınırına yaklaştı. Aynı şekilde, ülkemizdeki üniversitelerde görev yapan yabancı uyruklu öğretim elemanı sayıları da düzenli bir şekilde artış göstererek, 3 bini geçti. 2014-2015 eğitim öğretim yılı verilerine göre üniversitelerimiz en fazla, başta Azerbaycan olmak üzere sırasıyla Türkmenistan, Suriye, İran, Afganistan, Irak, Kırgızistan, Yunanistan ve Kazakistan’dan öğrenci çekmektedir. Ayrıca, üniversitelerimizde ABD başta olmak üzere, Azerbaycan, Suriye, Birleşik Krallık, İran, KKTC ve Almanya uyruklu öğretim elemanı da bulunuyor. Raporda da vurgulandığı üzere, yükseköğretime dahil olan uluslararası öğrenci ve öğretim elemanları, ülkemizin akademik birikimine önemli katkı sağlıyor. Bunun yanında doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda sağladığı faydalar bulunuyor.”

YÖK olarak uluslararası öğrenci ve öğretim elemanları için üniversitelerin ‘çekim merkezi’ haline getirilmesi amacıyla çeşitli destek ve girişimlerde bulunduklarını belirten Prof. Dr. Yekta Saraç, ülkelerle imzalanan anlaşma ve mutabakat zabıtlarıyla, öğrenci ve öğretim üyesi dolaşımına zemin hazırlandığını ifade etti.

‘Mevlana Değişim Programı’nın da 2011’den bu yana artan birikim ve deneyimle devam ettiğine vurgu yapan YÖK Başkanı Saraç, ‘Study in Turkey’ portalının da daha etkin bir şekilde hizmet verdiğini dile getirdi.

Üniversitelerle, “Yükseköğretimde Uluslararasılaşma” koordinasyon toplantıları gerçekleştirdiklerini bildiren Prof. Dr. Saraç, birçok üniversitede, uluslararası öğrencilerin sorunlarıyla doğrudan ilgilenmek amacıyla ‘Uluslararası Öğrenci Ofisleri’nin kurulduğunu da belirtti.

Ülkemizin aldığı pay, potansiyelin altında

Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Cüneyd Düzyol ise 10’uncu Kalkınma Planı’nda birinci ve en temel eksenin ‘eğitim’ olduğunu ifade ederek, Türkiye’ye 2000’li yılların başlarında gelen uluslararası öğrenci sayısının 16 bin civarındayken, bu rakamın 2013-2014 eğitim öğretim yılında 48 bin 183’e ulaştığını aktardı. Raporda, Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrencilerin yakın coğrafyadaki ülkelerden geldiklerinin görüldüğünü aktaran Düzyol, şöyle konuştu:

“Türkiye’ye en çok öğrenci gönderen 5 ülke; Türkmenistan, Azerbaycan, İran, Afganistan ve Suriye’dir. Bu ülkelerden gelen öğrenciler, Türkiye’deki toplam uluslararası öğrencilerin yüzde 46’sını oluşturuyor. UNESCO verilerine göre, dünyada yurtdışına en fazla öğrenci gönderen ilk 5 ülke Çin, Hindistan, Güney Kore, Almanya ve Suudi Arabistan’dır. Bu ülkelerden 1,2 milyonu aşkın öğrenci, üniversite eğitimini almak için başka ülkelere gitmektedir. Ancak, bu ülkelerden 2013-2014 eğitim döneminde Türkiye’ye gelen öğrenci sayısı, sadece bin 452’dir. Bu sayı, ülkemizin bu ülkelerden aldığı payın, potansiyelin altında kaldığını açıkça gösteriyor.”
İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında en fazla öğrenci çeken ülkenin Malezya olduğunu bildiren Cüneyd Düzyol, Türkiye’nin ise Tayland ve Kırgızistan’dan sonra 4’üncü sırada olduğunu ifade etti. Düzyol, Türkiye’deki uluslararası öğrencilerin yaklaşık yüzde 60’ının İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Erzurum’da bulunduğunu da sözlerine ekledi.


Yükseköğretim çalışmalarını teşvik etmeliyiz

Şu anda 4 bin, 4 bin 500 aralığında doktora mezunu veriyoruz. Ama 10 yıl içerisinde bu sayıyı 10 binlere hatta 15 binlere çıkarmamız lazım. Bu kadar hızlı büyüyen bir Yükseköğretim Sistemi'ni sağlam ayaklar üzerinde tutmamız için bu gerekli. Madalyonun bizim yüzümüzden bakıldığında bu Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP), araştırma görevlileri çok önemli. Bunlar 10 yıl sonranın Türkiye'sinin bu yükünü taşıyacak kişiler. O bakımdan biz her branşın analizini yapıyoruz.

Her branşta yapılan doktoraları ayırıyoruz. Hangi alanlarda Türkiye'de doktoraya daha fazla ihtiyaç var, pozitif ayrımcılık yaparak bu alanlara kaydırmalar yapıyoruz. Hukuk, hemşirelik, tıp temel bilimleri, iletişim, böyle Türkiye'de bazı kritik alanlar var. Çok az doktorası olan. Bunlara özel olarak pozitif ayrımcılık güdüyoruz. Bunu yaparken de kadro bulmak zorundayız. Dolayısıyla da sizlerin bazı kadrolarını ödünç kullanıyor olabiliriz. Bunlar 10 yıl sonrasının Türk yükseköğretim sisteminin elamanları oldukları için, bir kadronun bile ziyan edilmesi mümkün olmamalı. O yüzden de o bir kadronun ziyan olmaması için mutlaka bir yere yerleştirmeye çalışıyoruz. Ama madalyonun öbür tarafından sizlerle yaptığım toplantıda sizlerden gelen eleştiriler olduğunu kabul ediyorum. En kısa zamanda bir masa etrafında toplanıp, karşılıklı bütün bu meseleleri görüşüp, ideal bir sistemi birlikte oluşturabiliriz. ÖYP konusunda da sizlerin bizlere destek olmanızı rica ediyorum."

ÖSYM Tercih Kılavuzu